Bu sabah işe gelmek için hazırlanırken, kedilerin kumunu temizle, mama ver, egzersiz, duş, kahvaltı, kahve keyfi ve ne giyeceğim gibi tüm aşamaları sakin sakin atlattıktan sonra tam da göze “eyeliner cekme” aşamasına gelindiğinde eyeliner’ın göze girmesiyle sabah sabah ipler koptu tabii bende!
Hasbinallah! Neyse, sakin ol diye kendi kendimi telkin etmeye çalışırken bir yandan da gece gece okuduğum Molyneux Problemi’nin, acaba kendimi kör etmeye mi çalışıyorum soru işaretleri kafamda çakmaya başladı. Olur mu canım öyle şey dedim ama nafile!!!
En azından bir kübü ve küreyi dokunmadan da diğer gözümle ayırd edebilirim deyerek şükür duasında bulunduktan sonra, ikinci gözde de yine aynı “eyeliner” problemin vuku bulmasıyla, yalnız başımayken bile sesli olarak dile getiremeyeceğim en nadide (TDK’da bile yer alamayacak kadar nadide) sözcükleri bir bir içimden saydırmaya başladım, öyle ki yıldızlar geçit törenini andırıyordu, ışıl ışıldı kelimeler…
Eyeliner çekemeyişim elbisemin pantalon ve tshirtle yer değiştirmesiyle son buldu! Pantalon eyelinersız oluyordu da elbise olmuyordu maalesef!
Bir dünya para döktüğüm mavi kantaron özlü suya dayanıklı göz makyajı temizleyicisiyle bir güzel tüm suratı(!) temizledikten sonra (ziyankarlığa bak), yalap şap sürülen fondotenle durumu kurtarmaya çalışırken göze de iki rimel çalmayı ihmal etmeden tabii, “eyeliner olmasa da olur, sen böyle de güzelsin” bilinç altı telkinleriyle egomu ayna karşısında tavan yaptırıp evden çıktım.
Çıs tak çıs tak müzikle endorfini seviyemi de, tavan yapmış egomun seviyelerine çekip arabayı park edip ofise doğru yollanmışken, bir de ne göreyim saat 8:40 ve ofis binası yine açık değil!
Yukarı yollardan aşağıya doğru, saldım çayıra mevlam kayıra modunda gelen görevli arkadaşın sanki hiç bir şey olmamış gibi “günaydın, hoşgeldiniz” demesine karşılık benim “hoşbulmadık” şeklinde cırlamam bir oldu maalesef!
Yanımda benimle birlikte kapının açılmasını bekleyen güruhun uykusu bir anda açıldı, gözleri parladı !!! Anaaam cümbüş başlıyor diyerek birazdan olacaklardan korkup çil yavrusu gibi dağılmayı planlayan kızlı erkekli bu grup maalesef kaçışacak yer ve zaman bulamadan kendilerini benimle birlikte aynı asansörde buldu!
Asansörün tüm köşelerinin kapılmış olmasından mütevellit ortada kalanlar ise “benden uzak Allah’a yakın olsun bu deli” mantığıyla olabildiğince köşelerde kalan arkadaşlara yakın saf tuttular!
Bitti mi ! Bitmediiii !!!
Tüm katın şalterleri açıkken neden benimkisi atmıştı ki şimdi !!! ya da indirilmişti bilemiyorum, günah almayayım, kendisi de atmış olabilir tabii !
Tuvalet kağıdı neden yok tuvalette ! Hadi temizlğini geçtim! Neden tuvalet kağıdı yok !!!! Nasılsa görevli arkadaşa maaş ödeyip tuvaleti de her hafta bir şişe domestos bitirerek ben temzliyorum olabildğince! Şimdi neden tuvalet kağıdı yok diye çemkirsem, istersen bir de domestos dökeyim demeyecek nasılsa !
Geçen hani şu bina tepesinde yogamtrak hareketleri yaptığım gün, hani vardı yaa , hani fotoğraflarını paylaşmıştım ya “Biri abla ayagini denk al ! kurşun değer mazallah dedi de ! Acaba nazar mı demek istedi bilemedim…” dediğim günün kehanetleri mi bunlar acaba diyorum şimdi??? – Bu konuya da ayrıca değineceğim, söz!
Gün daha yeni başlıyor, hadi bakalım hayırlısı, neler getirecek göreceğiz hep birlikte!
Sabah sabah sayfama, bu kadar profesyonellikten uzaklaştıracak her şeyi de yazdım yaa, kendimle gurur duyuyorum! Eee tabii bu kadar “unprofessional” adamın arasında “professional” olmaya çalışmak bile büyük başarıydı zaten kendimi tebrik ediyorum!
Dur ben şu tuvalet kağıdı işini bir çözeyim !
Gününüz aydın olsun effenim 😀
Sağlıcakla, esen kalınız !
Aysun
SEVGİLİ GÜNLÜK